“Yas’ın Etkileri Ve Yas’a Müdahale” Zirvesi

Profesör Doktor Şengül Hablemitoğlu tarafından “Yas’ın Etkileri Ve Yas’a Müdahale” zirvesi gerçekleştirildi. Yas’ın popülerleştikçe yozlaşmaya doğru ilerlediği söylendi. Yas’ın; duygudan öte fiziksel, zihinsel, sosyal, ekonomik etkileri olur ve beyni de etkiler. Yas nörolojik de bir şeydir. Fare deneyinde biz olma duygusu araştırılmış. Labirentte fare yol izler, öğrenir. Sonrasında önüne mavi, küçük bir obje bırakılır, yolu bulamaz ve kayıpla beyin şaşırır. Bağ kurulan insan kaybedilince boşluk ortaya çıkar. Beyin sisi yas sürecinde çok fazladır. Mary-Frances O’Connor, yas tutan insanların beyinlerini nörogörüntüleme yöntemleriyle incelemiş. Ve sevilen birinin yokluğunun yalnızca hayatımızda değil, beynimizde de büyük bir bozulma olduğunu keşfetmiş. Yaşanılan şey sadece duygusal değil, bedenen de yaşanıyor. Metabolik, fiziksel ve duygusal etkileri var. Yas’a duyarlı, şefkatli topluluklar yaratılmalı. Biz yas konusunda şefkatli topluluklardan biri değiliz. Kayıp, yaşamda nesnel olarak var olmayandır. Doğmak kadar ölüm de gerçek, ama hayatın bir parçası değildir. Hayat devam eden, içinde olduğumuz bir şeydir. Ölümü kabul edemiyoruz. Kabul etmeye çalışılan şey; acıyı kabul etmek. Dünyadan gitmek istemeyiz; ne kadar zor olsa da var olmak, devam etmek isteriz. Doğmak gibi yas tutmak da hayatın bir parçasıdır. Yas; bütüncül, bütün hepsinin toplamıdır. Kaybedilen şeyin yasını bütüncül olarak tutmak. Yas hastalık değil; hastalık olsaydı, tedavi edilirdi. Acı duyduğumuz şey yastır. Kayıp acıdır, o da yastır. Acıyı işlemek, yası taşımaktır. Acıyla yaşamayı, taşımayı öğrenmek. Acıyı beynimizde, zihnimizde, kalbimizde ve bedenimizde taşırız. Birisini kaybetme; acı yeni bir uzvu olur. Yaklaşık 1 yıl içinde öğreniliyor. Çaresizlik ve teslim olma var. O kişiyi tekrar yerine koymak mümkün değil. Kimisi cesedi yakar, kolyesine koyar. Yas, hastalık değil, çaresizce içinde bulunduğumuz insanlık halidir. Uzuv kesilince yaşanan acıyla eş değerdir, duyduğu acıya eş değer acıdır. Hayalet uzuv sendromu olur, varmış gibi hisseder. O kişiyi nasıl kaybettiğimizle de ilişkilidir. William Worden yas’ın aracı belirleyicilerinin; kimi, nasıl kaybettiği, cinsiyet, eğitim, ekonomik durum gibi faktörler olduğunu söylemiştir. Ölüm, boşanma, göç de yas’ın önemli etkenleridir. Özdeşim yapılan kişi, aile evi kaybı, şehir değiştiren insanlar gibi. Bunlar hayatı değiştiren kırılma noktalarıdır. Kadınların torunum olmayacak diye yas tutması. Hayatta olsun olmasın sizi üzen her şey için yas tutmak. Kayıp deneyimi çaresizlik hissettirir. Günlük yaşam değişir. Başka evrene bırakmak. Hem geçmişi hem de gelecekteki olanları kaybetmek. Yokluğun varlığına alışma çabasıdır. Var olmayan haliyle meşgul olmak. Yas sürecinde hiçbir şey yapılmasa bile kan değerlerinde düşüşler olur. Kişi; rüya görmez, uyuyamaz. Yas tüm dengeyi bozar. “Beden kayıt tutar.” İnsanlarda ağır kalp-damar sorunları olur. İleri yaştaki erkekler eşleri öldükten sonra ölebiliyorlar. Çünkü kayba bağlı olarak kalp-damar hastalığı artıyor. Kayıp yaşayınca kalp hacmi büyür. Yaşam biçimi değişir; yemek yemez, ölür. Yas’ın öldürücü bir tarafı da var. Psikosomatik tepkiler de olabiliyor. 7/24 düşünme; uykumda rüyamda niye görmüyorum diye. Zihni bunlarla meşgul olur. Kayba anlam yaratınca huzur buluruz.Kaybedilen kişi adına yardım etmek, burs vermek gibi. Acıyı kabullenmek, yeni rol inşa etmek. Ekolojik, politik, maskeli, kollektif yaslar da var. Gelişimsel sonuçları var. Yas otantiktir; bize ait ve özgündür. Depresyon yas’ın kapısının önünde nöbet tutar. Yas’ın depresyonla benzer semptomları ve koşulları var. İnsan zaman geçtikçe acıyla bütünleşir, uzlaşır. Artık kalbimize acı gelmezse yas biter. Acı küçülünce, biz büyüyünce yas biter. Reddetmek, konuşmamak uyumsuz yas işaretleridir. Anthony Bannon, 11 Eylül öncesi ve Sars’tan ölen insanların üçte biri yas semptomlarıyla farklı sorun yaşar, üçte ikisi dayanır der. Bilişsel davranışçı yöntemler, Eşlikçilik, farkındalık ve grup çalışmaları işe yarar. Hayat acılarla doludur. Başkasının acısıyla acı duymak, bir insanın insan olduğunu gösterir. Dolaylı kabul etmek. Yastan kaçmak acıyı hafifletmez; yastan kaçmak, hayattan kaçmak demektir. Yas çok yalnız yaşanır, asla yalnız olunmamalı. Hayatta kalmak, geride kalan olmak yaşama işini yerine getirebilmektir.

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir